Barı açamıyorum, Ayla'yla aramı düzeltemiyorum!

Size her şeyi en baştan anlatmak isterim. Fakat beceremeyeceğime neredeyse eminim. Sonda söylenecek şeyi çoğunlukla başta söylerim. Düz yazıda kafiyeyi de çok severim.

Tüm bu sebeplerle bir yerinden başlayacağım anlatmaya. Belki şahane olmaz, belki bir kerede olmaz, belki içime bile sinmez. Ama bir süre önce içime sinmeyen şeyi yazmamak ezberinden de vazgeçtim. Kendimi bu kadar önemsemeyi yakıştıramadım kendime ve hayatımdaki bir takım şeyleri basitleştirmeye karar verdim.

Her şey tıkırında giderken kimse nasıl gittiği hakkında düşünmez, ben de düşünmem. Bu sefer de gün normal seyrinde ilerlerken kendi kendime "hafiflemeliyim" demedim. Elbette bir şeylerin altında kaldıktan, ezim ezim ezildikten sonra "hop!" dedim. Bunları belki sonra anlatırım.

Kendine "Üzüm" ismini koymuş bir transeksüelle tanıştım. Beni çok sevdi, beni genelde severler, bu adeta benle alakalı bir durum değil de olması gerekenmiş gibi artık. Barı saat 4:30 gibi kapatıp pek yol üstü olmayan bir apartmanın girişine doğru yürüdük. Muhtemelen yanlış saydım ama altı kişiydik. Bi cigara yaktılar dört kişi döndüler. Ben kullanmıyorum dedim Üzüm'e sordular: "Ayol zaten dönmeyim, yeterince derdim yokmuş gibi... Bi de bağımlı desinler oldu!" dedi. Kalan dördü bu cevabı "hayır" olarak kabul etti çok da oralı olmadı. "Where are you from?" dedim Eyas'a dönüp, "Did i ask you that before?" diye ekledim, tanışma cümlesi sayılabilecek bir sorunun cevabını bu kadar kısa sürede unutmanın utancıyla. Çok da utanmadım, sonuçta bütün gece herkes birbirine gülümsemiş, birbiriyle dans etmiş, gecenin sonunda çöpler birlikte taşınmış ve halihazırda lokum gibi kafalarla serserilik ediyorduk. Bir ortak kaderi, olabilecek en yumuşak şekilde paylaşıyorduk. Rahatsız edici hiçbir şey yoktu. Hava çok güzel kokuyordu ve herkes şapkamla eğleniyordu. "Ürdün" dedi Eyas. "You asked before but sen sorsan yine ben cevap verir hep" gibi bir cevap verdi. İki dili karıştırmanın karşı tarafa yapılan kur üzerindeki etkisini düşünüp "sooo cutee" cevabını aldım kendimden. Abartmadan gülümsedim Eyas'a.

Kendimi yeni yeni içinde bulduğum bu hafif anlar, her şeye ilk kez görüyormuşum gibi merakla baktığım günler, tek başıma kim olduğumu hatırlamaktan gurur duyduğum bu vakitler, ciddi bir çuvallamanın ardından geldi ve Sait Faik'in dediği gibi: "Yazmasaydım, delirecektim..."

Bir gün ağzıma bir çikolata atıp yüzümü güneşe verdim ve çikolatayı dilimin üzerinde eritirken ağzımdan çıkanı, mideme gireni, okuduğumu, baktığım yeri, düşündüğüm şekli, dolaştığım yerleri, kullandığım kelimeleri, ses tonumu, dostluklarımı, kalp atışlarımı, sevişimi, duruşumu, attığım adımı değiştirmeye karar verdim. Kendimi en tepede hissettim. Ne zaman bir şeyleri değiştirmeye karar versem böyle yükselirim. Bir süre denedikten sonra hepsinin değişmesine gerek olmadığını, böyle radikal hareketlerin gaza gelindiği takdirde eyleme dökülürken fena gümleyeceğini farkettim. İşte bu benim sakinleşmek istediğimi anladığım andı. Bu an önce babamı, sonra kendimi affetmemle aynı zamana denk geldi. Şu an üzerinde pek durmak istemem ama affetmenin nasıl bir çözülme olduğunu ben 2015 yazında öğrendim ve bilahare bahsetmek isterim.

Her Şey Çok Güzel Olacak filminde Cem Yılmaz nam-ı diğer Altan'ın şöyle bir repliği var: "Bir: barı açıyorum, iki: Ayla'yla aramı düzeltiyorum, üç: babamı da yanıma alıyorum. Olay bitmiştir!" Cem Yılmaz'ın abisi rolündeki Mazhar Alanson nam-ı diğer Nuri'nin ise film boyunca dilinden düşürmediği bir "Bilemiyorum Altan, bilemiyorum..." lafı var. Bence bazıları dünyaya Altan gibi geliyor. Yani, çat çat! Belki güm güm! Hacıyatmaz gibi her tarafa eğilir de sırtı yere gelmez, boğazına kadar boka batsa da kafasını sündürüp ıslık çalmaktan geri durmaz. Kimisi de Nuri gibi mütemadiyen bulanık, eğreti, doğuştan küskün. İşte ben bu blogu kafamın içindeki Nuri için açtım.

Dediğim gibi; size her şeyi en baştan anlatmak isterim.


Yorumlar

  1. İki yazı dişimizin kovuğunu doldurmadı, devamı gelmiyor mu? Yazmak hastalığına yakalanmış insansın galiba. Biraz daha istiyor bünye.

    YanıtlaSil

Yorum Gönder

Popüler Yayınlar