Bambaşka'nın 'bam'ı
Bu yazıda kinaye, teşbih, mecaz-ı mürsel gibi bayıldığım söz sanatlarını, giriş-gelişme-sonuç kardeşleri ve üzerinde iki kere düşündüğüm cümleleri pistten alıyorum. Bu yazıda taktik maktik yok, bam bam bam anlatıcam. Çünkü bundan anlıyorsunuz. Üçüncü cümlemde suçlayıcı ifadelerle okuyucuyu gücendirmemden de anlayacağınız üzere beynimin "idare eden, alttan alan" kısmı iptal. Ben iptal ettim. Çünkü dediğim gibi, bundan anlıyorsunuz.
Müdür çok çalışmanı ama şikayet etmemeni bekler.
İş yerinde sürekli kendini öven kız, egosunu gıdıklamanı bekler.
O çok harika bir insan olduğunu söyleyen adam kendisiyle yatmanı bekler.
Sana dua eden dilenci para vermeni bekler.
Tuvaletin kapısını çalan kadın bir an önce işemeni bekler.
Bakkal bozuk para vermeni bekler.
Baban çok başarılı olmanı, annen çok mutlu olmanı, anneannen çoluk çocuğa karışmanı bekler.
Kardeşin onu anlamanı bekler.
Yağmur şemsiyesiz dışarı çıkmanı bekler
Her şey düzelmek için vazgeçmeni bekler.
Ben normal şartlar altında iyi niyet ve zekanın bir araya gelmesini beklerim.
Mucize değilse de ortada en azından beni şaşırtacak bir şeyler olmasını beklerim.
Aldığım kitabın arasından ayracının çıkmasını beklerim.
Deniz dediğinin tuzlu ve berrak olmasını beklerim.
İlk kez tanıştığım birinin bana "siz" demesini beklerim.
Başlamak ve bitirmek için sessizlik olmasını beklerim.
Nisan ayında ayaklarımın biraz ısınmasını beklerim.
Bütün bu beklentilere olasılıklar evreninden değil, yorgun gözlerimden bakıyorum. Dünya istediğim gibi bir yer değil ve olmayacak bunu da biliyorum.
Sana ulaşabilmeyi öyle çok isterdim ki. Hiçbir yerinde kaybolmam koca İstanbul'un, mahallende kaybolduğum gibi. Umarım en azından halini hatrını sorma, seni tekrar görme şansını bulabilirim. Dilerim çok iyisindir, her konuda. Ulaşma ihtimalinin minicik bile gerçek olabilmesi adına mail adresimi de bırakıyorum; orcunyeysin@gmail.com
YanıtlaSil